28 Aralık 2022 Çarşamba

Bana Gör'e

.
.
Hava buz gibiydi. Yine de cadde boyunca yürümek fikrine hayır dememeyi yeğlemiştim. Zihnim dondurucu soğukta sakinleşir diye saçma bir teori ortaya attım. Yarım saat kadar yürüdüğümde çoktan bitap düşmüştüm. Elbette bu dırdır yapmasına engel değildi zihnimin. Daha fazla dayanamamış olmalıyım ki gördüğüm ilk kapıdan içeri bir adım attım. Mis gibi çekilmiş kahve kokusuyla ciğerlerim bayram ediyordu.Elimle sandalyenin ahşap koluna bir insana tutunur gibi tutundum. Yorgunluğun ve üşümüş olmanın vermiş olduğu rehavetle derin bir nefes aldım. Aklımın odalarından çıkan düşünceler birbirine kapı çarpıyordu. Ne zaman huy edinmişlerdi bunu emin değilim. Asi ve saygısız olmak onlara göre değildi. Diğerleri boynunu büküp kapılarının ardına gizlendiler, galip gelen düşünce oturdu karşıma.
Benden bu cevabı alacak olmanın heyecanıyla karışık diğerlerini yenmenin gururuyla soruyordu.
Zaman dedi biraz öksürdü. Belki duraksamak için bilerek yapmıştı, belki de bilgeliğinden emin olmamı istiyordu.
-Zaman her şeyi hafifletir mi?
Düşünmek için zaman istemiştim. Her soruya acımasızca bir çırpıda cevap verecek kadar patavatsız değildim. Bu huyumu labaratuvarda deney yaparken edinmiştim. Acele etmek belki saatlerce ayakta kalmanızın karşılığını koca bir çöpe çevirebilirdi. Kendi aramızda labaratuvarda çalışma günlerine "muamma günü" adını vermiştik. Giriş saatimizin belli çıkışımızın asla belli olmadığı bir muamma...
Bu yüzden o günlerde kimseyle sözleşmezdik. Kendimizle bile!
Yine de ne öğrendiysem o muamma günlerinde öğrendim. Bu soruya vereceğim cevap da o günlerde edindiğim bilgilerle olacaktı. 
Vereceğim cevaba zihnimi ikna etmek istercesine duruşumu dikleştirdim, boğazımı temizledim. 
-Suda bekletildiğinde kurumuş kirler mutfak araç gereçlerinden çabucak çıkıyor. Epey zamandır ev işleriyle meşgul olduğum için bunu farkettim. Bazı şeyler gözümüzün önündedir, görmek istediğimiz müddetçe.
Durup birkaç saniyeliğine düşündüm. İnsanın da içinde biriken acılardan kurtulması için zamanın dişlerinde öğütülmesi gerekiyordu. Bir nevi suda bekletilen kirli tabakla, zamanda savrulan acılı bir insanın eş değer olduğu kanaatindeyim.
Su kiri, zamanda acıları çözüyor. Kimyasal olarak bu süreci açıklayabilirim ve hatta kirin sanıldığı gibi yok olmadığını da söyleyebilirim. İspatlamaya şu an için gücüm yok lâkin bana inanıyorsanız, acı da yok olmuyor. İnsanla bütünleşiyor!
.
.
Zihnim ikna olmuşa benziyordu, belki de beni kandırmak için düşüncelerim odalarına çekilmişti. Yine de sessizlik hâkimdi. Başarmıştım! Muamma günleri bana açıklama yapma yetisini sunmuştu. Tabi o sıralar bunu hiç farketmemiştim. İnsan, öğrendiklerini o an kullanıp rafa kaldırabileceğini sanıyor, tıpkı benim gibi. Ne büyük yanılgı!
.
.
.
.
Paylaşmak Güzeldir:    Facebook Twitter Google+

0 yorum:

Yorum Gönder